Doç. Dr. Işıl Uzun Çilingir’in Self Healing, İlaçsız Şifa Sanatı kitabında anlattığı konu başlıklarından biri: Kortizolün Fazla Salınımı
Self Healing, İlaçsız Şifa Sanatı hastalıklardan kurtulmak ve korunmak için, iyileşmeyi farklı bir perspektiften ele alıyor. Vücudunuzu, metabolizmanızı, hormonlarınızı ve bunların mekanizmalarını inceleyip sorgulayarak farkındalık kazanmanıza yardımcı oluyor.
Kortizol salınımı, normal koşullarda vücudun strese cevabı olarak artar. Stres ile karşılaşıldığında fonksiyonları sayesinde vücudun gereken cevabı vermesini sağlar. Ama bu geçici bir durumdur, sürekli hale gelirse, yani kortizol vücudu sürekli savaşta tutarsa vücutta ciddi yıpranma oluşur. Düşünün, hiç dinlenmeden çalışan bir makine bile kısa sürede iflas eder, hata vermeye başlar. Kullanmadığınızda fişten çekip dinlendirmeniz gerekir. Basit bir makinede bile bu böyleyse siz bir de insan vücudunu düşünün. Sürekli savaş halinde bir sistem çökmeye mahkûmdur.
KORTİZOLUN SÜREKLİ NORMALDEN YÜKSEK SEYRETMESİNİN BİRÇOK SİSTEMDE AÇTIĞI TAHRİBAT BİLİMSEL ÇALIŞMALARLA İSPATLANMIŞTIR.
Enerji metabolizması ve kortizol
İnsanlarda stres, gıda alımının artmasına neden olur. Stresle beraber artan kortizol hormonu, yağ ve şekerden zengin gıdaların alımını artırır. Kortizolün enerji harcaması üzerine etkisi besin alımı üzerine etkisi kadar net değildir.
KORTİZOL SEVİYELERİNİN SÜREKLİ YÜKSEK OLDUĞU DURUMLARDA MİTOKONDRİAL FONKSİYONLAR DA ETKİLENİR, BU DURUM SERUM GLİKOZUNDA ARTIŞA NEDEN OLUR. DEPRESYON DURUMUNDA YÜKSELEN KORTİZOL KARINDA YAĞLANMA, KEMİKLERDE ERİME, TANSİYON YÜKSEKLİĞİ, ÜLSER VE DİABETE YOL AÇAR.
Obezlerde yapılan çalışmalarda hem kanda hem idrarda kortizol seviyesinin obez olmayanlara göre belirgin şekilde yüksek olduğu saptanmıştır. Obez kişilerin beslenme sistemine bakıldığında yüksek enerjili gıdaları tercih ettikleri saptanmıştır. Başka bir çalışmada ise idrar kortizolü yüksek olan kişilerin yüksek enerjili, nişastalı besinleri tercih ettikleri görülmüştür.
GÖRÜNEN O Kİ, VÜCUTTA YÜKSEK KORTİZOL VARLIĞINDA YÜKSEK ENERJİLİ, YAĞLI, NİŞASTALI BESİNLERİN TÜKETİLME EĞİLİMİ ARTMAKTA, BU DA OBEZİTEYE NEDEN OLMAKTADIR.
Yani aslında uzun süreli kortizol fazlalığının hem metabolik fonksiyonlar hem iştah üzerine etkileriyle fazla kilonun temel nedenlerinden biri olduğu açık.
Tarihsel süreçte obezite unlu, şekerli ve endüstriyel yağlı rafine yiyeceklerin hayatımıza girmesiyle en önemli sağlık sorunlarından biri haline gelmiştir. Bunu obezlerde de kortizol yüksek, yani obezite ve kortizolun birbiri içine geçmiş bir ilişkiler zincirine sahip olduğu görülüyor.
Peki başka ne etkileri var kortizolün?
KORTİZOL YÜKSEKLİĞİNİN BEYNE GİDEN KAN AKIŞINI VE GLÜKOZU AZALTTIĞI GÖSTERİLMİŞ.
Depresyon, anksiyete ve nöropsikiyatrik hastalıklarda kortizol seviyesinin yüksek olduğu saptanmış.
DEPRESİF ANNELERİN BEBEKLERİNİN ARTMIŞ KORTİZOL İLE DOĞDUKLARI VE DAHA FAZLA ORANDA YOĞUN BAKIM ÜNİTELERİNE BAŞVURDUKLARI SAPTANMIŞ.
İlk çocukluk dönemlerinde zorluk veya stres yaşayan çocukların depresyon başlangıcını tetikleyecek şekilde yüksek düzeyde kortizol döngüsü olduğu ortaya konmuş.
Kortizolün stres, depresyon ve anksiyete ve daha birçok ruhsal bozuklukla kuvvetli bir ilişkisi vardır. Kortizol yüksekliği ile seyreden metabolik hastalıklara belirgin artmış olarak eşlik eden depresif semptomlar bunun bir sebep-sonuç ilişkisi içerisinde gelişebileceğini ortaya koymaktadır.
Bu arada hipotaloma-hipozer akstan troid bezine kadar her yerden salınan hormonlarda oluşabilecek bozuklukların da depresyonla ilişkisi olabileceğini hatırlatmakta fayda var.
SÜREKLİ YÜKSEK SEYREDEN KORTİZOLÜN BELİRGİN OLARAK ZARAR VERDİĞİ MEKANİZMALARDAN BİRİ DE VÜCUDUN BAĞIŞIKLIK SİSTEMİDİR. Yani kortizol, vücudun kendini dış etkenlerden korumaya yarayan kalkanına zarar verir.
Bunun ne demek olduğunu düşünebiliyor musunuz?
Vücuttan kolayca atılabilecek bir mikrobun hastalığa yol açmasının ya da kanser başlangıcı sayılabilecek hücrelerin vücuttan atılmasının engellenmesi kortizol düzeyleri normal olan bir bireyde bu durumların kolaylıkla atlatılmasını sağlarken, bozulmuş bir kortizol aksı kişiyi bu hastalıklara açık hale getirir. Ve hatta yüksek kortizol varlığında hücre ölümü tetiklenerek bağışıklık hücrelerinin sayı ve fonksiyonlarında birtakım değişiklikler olur. Bu da virüse ya da parazite saldırması gereken bağışıklık sisteminin kendi hücrelerine saldırması demektir. Bu da romatizmal hastalıklar vb gibi bazı otoimmün hastalıkların ortaya çıkmasına sebep olabilir.
YANİ KORTİZOL SÜREKLİ YÜKSEK SEYREDERKEN VÜCUT ADETA KENDİ KENDİNİ İMHA ETMEKTEDİR. KENDİNE ZARAR VEREN BİR SİTEME DÖNÜŞMÜŞTÜR. DIŞARIDAN GELEN ZARARLILAR DEĞİL, ASLINDA KENDİ VÜCUDUMUZ BİZİ HASTA ETMEKTEDİR.
Ama çağımızın yaklaşımı hep dışarıya bakmaktadır. Dışarıdan gelen zararlılar kesildiğinde her şey düzelecek zannı içinde kendini unutmuştur. Oysa sağlıklı bir metabolik sistem zararlılarla baş etme ve onları dönüştürme gücüne sahiptir. Metabolizma sağlığını yitirdiğinde ise her zararlı gerçekten zararlı hale dönüşmüştür.
Kortizolün bir etkisi de yorgunluk, halsizlik ve kendini iyi hissetmeme halidir.. Dengeli bir kortizol salınımında kortizol en yüksek pikini sabah saatlerinde yaparak vücut için enerji üretimine katkıda bulunur. Sabahları güneş doğmadan uyandığımızda hissettiğimiz enerjinin kaynağı budur. Ancak hiperkortizolizm, yani kortizolün fazla salınması durumunda bu pikler bozulur ve kortizol geceleri artar. Bu da gece uykusuzluğun ve gün boyu devam eden yorgunluğun sebebidir. Gece uykusuz, gündüz düşük enerjili insan sabah kahvesiyle kendine gelmeye çalışır. Ancak kafein bu durumu daha da çıkmaza sokan bir maddedir.