Hayy Kitap Duyuru
Arama

Kıyamet Çanı

Ön kapak Arka kapak

DAİŞ ve Son Savaş!

Satın Al

Kitap Özeti

Ortadoğu yeniden biçimleniyor. Artık Sykes-Picot anlaşmasının çizdiği sınırların geçerli olduğunu söylemek için çok geç. Fakat Ortadoğu öylesine bir coğrafya ki, Ortadoğu sadece Ortadoğu halklarından çok daha fazlasını işaret ediyor. Hatta daha öteye gidip denilebilir ki, Ortadoğu dünyanın kalbinin attığı yerdir. Bu hem zengin petrol kaynaklarından dolayı böyle ama hem de İbrahimi dinlerin toprakları olması Ortadoğu’yu dünyada apayrı bir yere oturtuyor.

Bölgede daha önce de kanlı mezhep savaşları yaşandı fakat hiçbiri, aşırı uçların toplandığı bir kovan olan ABD projesi IŞİD’in yarattığı akım kadar sınırları, mezhepleri, halkları altüst eden bir hareket ölçüsüne varmadı. ABD, İsrail gibi proje sahiplerini göz önünde bulundurduğumuzda, IŞİD’in çok büyük bir proje olduğunu, proje sahiplerinin gücü ölçüsünde Ortadoğu’da bir üçüncü dünya savaşının yaşanmakta olduğunu söyleyebiliriz.
Bundan, istesek de istemesek de, bölgenin önemli aktörlerinden biri olarak Türkiye’nin de etkileneceğini söylemek yanlış olmaz.

Öyleyse asıl mesele ne? IŞİD, İsrail ve ABD’nin bölge için umduklarını mümkün kılan bir canavar mı, yoksa İsrail’in arzuladığı küresel Yahudi egemenliğinin kapısını aralayacak Kıyamet Savaşı için en uygun aday mı? Bunlar komplo teorileri mi, yoksa IŞİD kıyamet sayacını çalıştırdı mı? IŞİD’in çok ciddi bir koalisyonun uzun zamandır hem psikolojik, hem fiziki yığınak yapmakta olduğu bir savaş için çok değerli bir malzeme haline geldiği doğru mu? Küresel elitler, Evanjelikler, Siyonistler, askeri endüstriyel kompleks gibi dünyaya nizam vermek isteyen birtakım güçler bu savaşa neden yatırım yapıyorlar? Papa, “Şu anda üçüncü dünya savaşını yaşıyoruz” diyerek ne söylemeye çalıştı? Üçüncü dünya savaşı dinler üzerinden yaşanan bir savaş mı olacak? ABD mahfillerinde ve İsrail cenahında kapsamlı bir savaşın ön adımının atıldığı doğru mu? Peki Türkiye bütün bu hengâmenin ortasında nerede duruyor?

Bu çalışmada, IŞİD’i yaratan tarihi, siyasi ve dini zemin öncelikle kısa Ortodoğu tarihi üzerinden ele alınıyor. Ardından İslamcılık olgusunun doğuşu, bir jeostratejik silah olan IŞİD’lerin ideolojik anahtarı olarak Suudi Arabistan Selefiliği bağlamında Vahhabiliğin nasıl yaygınlaştırıldığı, ABD ve Batılı müttefiklerinin IŞİD’leri ya da onun atası olarak El-Kaideyi nasıl yarattığı ele alınıyor.

Bu kitap, IŞİD üzerine yapılmış bir gazetecilik çalışması olmayı amaçlamıyor. Esas olarak IŞİD’in yeşerdiği tarlaya dikkat çekerek, bu tarlanın koşulları değişmedikçe IŞİD’lerin de son bulmayacağını ortaya koymayı amaçlıyor. ABD’nin ise aslında bu tarladaki zararlı otlardan yana hiçbir şikâyetinin olmadığını, onun “küresel hâkimiyet” ütopyası için elverişli bir istikrarsızlık yarattığını, bizzat ABD’li dış politika yazarlarına dayandırarak ortaya koyuyor. Öte yandan, ABD mahfillerinde ve İsrail cenahında çok daha kapsamlı bir savaşın ön adımının atıldığına da dikkat çekiyor. Bu çevrelerin zihinlerinde başka türlü bir dünya düzeni olduğunu, bunun da metafizik bir kurgu olarak hiç de imkânsız olmadığını ifade ediyor.

Kitabı Paylaş

KİTABI PAYLAŞARAK ÇEVRENİZE HABER VERİN.

Dilaver Demirağ

Dilaver Demirağ

Yazar hakkında merak ettikleriniz…

Dilaver Demirağ Kitapları

Bu kitabı 1180 kişi görüntüledi.