Kitap Özeti
Kur’an bize, Allah’a imanın tevhid şuuruna endeksli olduğunu öğretir. İslami akidelerle
tanışık insanların çoğu, tevhidi, bir beyan olarak düşünür. “Allah birdir. Ortak ve benzeri
yoktur, evren O’nundur.” Lakin böyle düşünsek ve bunun doğruluğuna inansak da genellikle
durum pek de öyle değilmiş gibi yaşarız. Tevhid gerçeğine kayıtsız kalırız. Zira bir şeyi kabul
etmek, ona uygun yaşamayı seçeceğimiz anlamına gelmez. Bu sebeple ilahi birliğin tasdiki
gibi görünen şey, aslında üstünkörü, yüzeysel, sığ tevhiddir. Gerçek tevhidi yeşertmek için
çıktığımız uzun yolculukta ilk adım olabilir en fazla. Son değildir, ancak bir başlangıçtır,
çünkü hakiki tevhid bilincinin birçok derecesi vardır. Tevhid; bildiğimiz, öğrendiğimiz, bir
kere söylediğimiz bir şey değil, yaşanılan bir hâldir. Bilgiyle başlasa da sadece bir malumat
olamaz. “Allah birdir” demek, ilahi birliğin manasının tam olarak ne olduğunu, hayatımızda
ne gibi sonuçlar doğurması gerektirdiğini kavradığımız anlamına gelmez. Başka bir deyişle;
hayata bakışımızı dönüştürmez. Zaten bu kadar kolay olsaydı, neden Kur’an’da böyle detaylı
ve vurguyla tevhidin gerçek manası bize anlatılsındı ki? Tevhid, Kur’an’ın en merkezî, en
sık tekrar edilen mesajıdır. Buna rağmen ne sıklıkla üzerinde kafa yoruyoruz? Bize ne
anlattığını duyuyor muyuz?
Bu kitap, en derin varoluşsal sorularımızın yanında en sıradan umutlarımıza, korkularımıza
da ışık tutarken, Bouguenaya; günlük hayatlarımızda tam anlamıyla teslimiyete ulaşıp huzur
bulmak, İslam’ı gerçek manasıyla yaşamak için Allah’ın tekliğinin işaretlerini görmeye
duyduğumuz ihtiyacı açığa çıkarıyor.