Kitap Özeti
“Oryantalizm demek, özellikle bir İngiliz ve Fransız kültür girişimini dile getirmek, içine hayli farklı alanları, hayal gücünü, İncil dosyalarını, baharat ticaretini, sömürgeler için kurulan orduları, uzun bir sömürge yönetim geleneğini, kalabalık bir bilginler ordusunu, sayısız Doğu ‘uzman ve yardımcılarını’, bir doğubilimci (oryantalist) profesörler topluluğunu, bütün bir Doğu’ya özgü bilgiler dizisini (Doğu despotluğu, Doğu görkemi, Doğu vahşiliği, Doğu cinselliği), ‘evcilleştirilerek’ Avrupa’nın kullanımına sunulan birçok Doğu tarikat, tefekkür ve bilimini içine alan bir projeden söz etmek demektir.”
Yakındoğu, Ortadoğu ve Uzakdoğu… Batı için ayın karanlıkta kalan yüzeyini mi temsil ediyordu, yoksa ilişki kurmak, anlamak, keşfetmek istedikleri insanların yaşadığı diyarları mı? Doğu, yoksa muazzam bir sömürge alanı mıydı?
Batı, 18. yüzyıla kadar Doğu’dan daha geri olduğunu kendisi de kabul etmekteydi. İtalya, İspanya ve Fransa’dan birçok öğrenci, İslam medreselerinde matematik, felsefe, tıp ve astronomi öğrenimi görüp, Batı üniversitelerinde öğretici adayı oluyordu. Aristoteles, Arapça eserleri çeviriyordu. 13. yüzyıldan sonra Avrupa’da çeşitli üniversiteler kurularak İslam felsefesinin etkisi İngiltere ve Almanya’ya dek ulaştı.
Avrupa’da sömürgecilikle eşzamanlı olarak, İslam mimarlığı ve sanatı açısından zengin kentlere yapılan geziler ve yayımlanan eserler kısa sürede bir modaya dönüşmüş, Yakın Doğu ve Orta Doğu kültürleriyle Avrupa kültürü arasında büyük bir geçişgenlik başlamıştır.
Prof. Zeki Tez, bu kez Avrupalının zihin dünyasında Doğu’nun ve özellikle Türklerin ne şekilde yer ettiğini, bunun ne tür ürünler verdiğini inceliyor. Batı dünyasında “Türk” imgesini araştırıyor. Sahne sanatlarından müziğe, modadan resme ve Türkiye sevdalısı yazarlara kadar Avrupa’da Türk izini sürüyor!